kÜNYE

Yapay Zekanın Görünmeyen Yüzü

Yapay zeka ile ilk kez üniversite eğitimim sırasında, final projem üzerinde çalışırken tanıştım. İç mimarlık bölümünde okurken, yaşam alanlarında doğayı taklit eden ve insan psikolojisine olumlu katkı sağlamayı amaçlayan teknolojik cihazların yapay zeka ile yönlendirildiği bir “smart homing” konsepti üzerine çalıştım. Projemde, teknolojiyi iç mekâna entegre ederek bireyin psikolojik iyi oluşunu desteklemenin yollarını araştırırken, araştırma derinleştikçe yapay zekânın olası risklerini ve etik boyutlarını da sorgulamaya başladım. Gelişmekte olan ve her geçen gün hayatımızda daha büyük bir yer edinen yapay zekanın bilişsel gelişimimiz üzerinde kalıcı bir etkiye sahip olabileceğini gözlemledim.

Yapay zekaya yönelik başta pozitif olan düşüncelerim, ideolojik anlamda insan doğası üzerindeki olası etkilerinin farkına varmam ile yerini korku dolu senaryolara bıraktı. Bu olgunun sosyolojik etkilerinin yakın gelecekte ne olacağını tahmin etmeye çalışan birçok insanın yaptığı varsayımlar gibi ben de bir süre gelecek korkusu içinde boğuldum. Korkunun sınırlarını aşıp derine indikçe, yapay zekanın bana daha önce hiç göstermediği umut verici yanlarını keşfedebileceğimi düşündüm. Fakat araştırmalarım ilerledikçe, yapay zekanın yalnızca bir teknoloji değil, aynı zamanda korkuyu bir sis perdesi gibi kullanarak kitleler üzerinde ideolojik bir kontrol aracı haline gelebilecek kadar güçlü ve yönlendirilebilir bir araç olduğunu gördüm.

Teknoloji, bilgiye ulaşma hakkını demokratize ederek aynı zamanda güvenilir kaynak illüzyonları yaratmanın tuzağını da barındırmakta. Gerçekliği subjektif ve taraflı bir

yaklaşımla “objektif gerçek” olarak sunmak ve sorgulanmadan sunulanın kabul edilmesi, insanlığın bilişsel evrimi açısından büyük bir tehlike oluşturmakta. İnsan zihninin olaylara yaklaşım şekli olarak dışsal verilere bağımlı hale gelmesi; global gerçeklik algısında kendi değerlerini oluşturmaktan yoksun bir toplum oluşmasına sebep olmakta. Yapay zeka ile birlikte, teknolojik aletler aracılığıyla aktarılan bilgilerde algısal olarak ‘objektif’ gerçeklikleri sorgulamaya yer bırakmayan ‘fact’ lere bağımlı, kendi için düşünemeyen bir toplum oluşmakta. Toplumumuz bu sorunu farkında olmadan normalleştirdiğinden de sosyo kültürel gelişim sağlanamamakta.

Yapay zekanın dil modellerinin çalışma şeklini öğrenmeden önce, birçok insan gibi çok akıllı gözüken dil modellerinin (Chat GPT vb…) insan zekasından ne kadar daha üstün olduğunu ve yapabileceklerinin sınırın olmadığını düşünüyordum. Bu konuda derinleştikçe ve teknik olarak yapay zeka modellerinin nasıl çalıştığını anladıkça karşılaştığım cevaplar beni bir hayli şaşırttı.

Credit: Jonathan Kemper@Unsplash

Dil modellerinin verdiği cevapların, soruları gerçekten anlamaktan çok, eğitildikleri verilerden aldığı örnekleri kullanarak olasılıklar üzerinden tahmin yoluyla üretildiğini gördüm.Bu demek oluyor ki, soruyu soruş şekli ile bile alınan cevap değişebilir ve bu sunduğu objektif algısındaki cevap herhangi birinin internete yayınladığı herhangi bir bilgiden aşırı subjektif bir şekilde aktarılmış olarak, kullanıcı tarafından ‘fact’ diye kabul edilebilirdi.

Dolayısıyla global objektif algısını ortaya çıkaran ve subjektif cevapları kullanıcıya objektif algısında sunan yapay zekanın kendi için düşünemeyen ve kendi düşüncesinde bulduğu (objektif) kanıtı ile radikalleşen bireylerin oluşmasına sebep olmaktaydı. Yapay zekanın gerçekten akıllı ve gerçekten kendi için düşünebilen bir bilinç olduğu ilizyonu toplumun bilgi eksikliğinden dolayı verdiği cevapları sorgulamadan geçerli saymasına ve fazlasıyla yetersiz

olan ‘fact’leri objektif gerçeklik olarak kabul edip sorgulamadan kullanmasına, dolayısıyla da bilişsel anlamda bireyin kendini geliştirmesini engellenmesine neden olmakta.

Subjektif bilgiyi objektif olarak kabul eden toplumlar doğal olarak yaratıcılıklarını ve

düşünme yetilerini de kaybetmeye başlar. Herkes aynı düşünmeye, aynı şeyleri aynı şekilde anlamaya ve aynı düşünen başka insanlarla bir araya gelip bu bakış açılarında yeterince radikalleşebilecek kanıt topladıktan sonra bu görüşleri objektif olarak kabul ederek başka

insanlara empoze etme isteği ile hareket etmeye başlarlar. Bu tutum toplumsal ve kültürel gelişmenin önünü tamamen kapatmış durumda. Kendi fikrinin objektif olduğunu düşünen birey bu fikirde radikalleşerek başkalarına da kabul ettirme isteği ile çatışmayı temel alan bir hayat sürdüğünden ve toplumun yeteri kadar büyük bir kısmı bu çatışmayı yaşam tarzı olarak benimsediğinden, toplum bilişsel anlamda düşmekte.

Yapay zekânın büyük rolü, bireyin kendi fikrini mutlak doğruymuş gibi algılamasını güçlendirerek, kişide sahte bir objektiflik duygusu yaratmaktır

Korku; kitlesel ve toplumsal kontrol sağlamada en etkili araçtır. Oluşturduğu ilizyon ile, kolay kontrol edilebilen bir kitle yaratır. Zihne giren bir sis gibi büyür. Korku yaşayan birey, net düşünemez. Bu da onu dışsal manipülasyonlara ve yönetimlere açık hale getirir. Yeni yapay zeka araçları ile sahte delillerin yaratılması, toplumsal çatışmaların iki ucunu manipüle etmek ve radikalleştirmek için kullanılabilecek bir araca dönüştüğünden topluma tehlike arz etmekte. Bu sorun, toplumsal farkındalık projeleri ile aşılabilecekken, teknolojinin bilgiye ulaşımı demokratize edişi aynı zamanda bilginin kolayca manipüle edilebilmesine yol açmakta.

Korku içinde kaybolmuş birey, kolaylıkla manipüle edilip, bu duygunun etkisinde sıkışıp kalabilir. Kendini gerçek anlamda tanıyabilen ve korku ile nefretten sıyrılabilmiş bir insanın her şeyi başarabileceğine inanıyorum. Yaşadığımız totaliter sistem, korku ve illüzyonlarla beslenmekte. Sosyal medya, yozlaşmış ve zararlı davranışlarla dolu olup insanı kendi benliğinden uzaklaştırmak üzerine işlemekte. Dünyada bu kadar nefret varken ve birey kararlarını korkuları ile yönlendirirken sevgi ve hoşgörü toplum olarak en çok ihtiyacımız olan ilaç.

Yapay zekanın oluşmasına aracı olduğu korku dolu ilizyonlarından sıyrılıp bu konuda bilgi sahibi olmak ve ideolojik etkisini en aza indirebilmek için kendimizi geliştirmeye başlamamız gerektiğini düşünüyorum. Bilgisayarlar sadece insanlardan aldıkları veriler ile bilinçlerini geliştirebildiğinden insanın bilişsel durumu gelişmeden yapay zekanın insanı geçmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Bu yüzden monopolize olmuş yapay zeka sektöründen korkmak yerine ulaşılabilir bilginin subjektivitesine odaklanıp korku ve nefret içinde boğulmayarak bilgiyi daha geniş bir perspektiften ele alma becerisi edinebilirsek birey olarak kendi gücümüzü geri kazanabiliriz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
More Like This
SÖYLEŞİ / INTERVIEW
Kerime Arsan ('70)

Sesin İlmi

Getting your Trinity Audio player ready… Akustik… Cuma akşamları evimin yakınındaki Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde senfoniye gittiğimde ruhum dinleniyor. Salonun akustiği çok güzel. Ses, müzik, akustik kafamın içinde bu

DAHA FAZLASI / Read More »
KÜLTÜR & YAŞAM / CULTURE & LIFE
Guliz Elal ('74)

Hakkari’de Dört Mevsim

Getting your Trinity Audio player ready… Geriye dönüp baktığımda, Hakkari gezisi nasıl oluverdi biraz şaşırıyorum. İngiltere’de geçirdiğim dört ayın ardından İzmir’e döndükten günler sonra Hakkari’ye gitme kararı vermiş, Haziran’ın ilk

DAHA FAZLASI / Read More »
KÜLTÜR & YAŞAM / CULTURE & LIFE
Saadet Baykal ('88)

Sihirli Bir Ses Kutusu: Radyo

Getting your Trinity Audio player ready… “Alo alo, muhterem samiin…Burası İstanbul Telsiz Telefonu…  1200 metre tûl-u mevç (dalga uzunluğu), 250 kilosikl…Bugünkü neşriyâtımıza başlıyoruz.” 1927 yılının 6 Mayısı’nda İstanbul Sirkeci’deki Büyük

DAHA FAZLASI / Read More »
SANAT / THE ARTS
The Beacon Yayın Kurulu

Çocuklar için Bir Dünya

Getting your Trinity Audio player ready… “Yas” adlı şiiri ile başlıyor Hülda’nın “Bırak Yasını Biraz da Ben Tutayım” adlı kitabı Dünyanın dev yüreğibuz kestiğinden beribırakmıyor zamanıgeçip de gitsin…ve onlar…o durağan

DAHA FAZLASI / Read More »