kÜNYE

MECOR’da bir ACI’lı Bir Başkan

Bizim Dipnot Kitap kulübümüze üye olduktan sonra tanıdığımız ve ilk günde oluşan hayranlığımızın zaman içerisinde daha da arttığı Özge’miz (Prof. Dr. Özge Yılmaz’94) şimdi de bizlere duyurduğu onur verici bir uluslararası görev aldı. Bilmem bu kaçıncı üstlendiği görevi; kendisi bu konuda konuşmayı hiç sevmez ama şimdi ben bu röportajda onu konuşturacağım…

Sevgili Özge, bu görevi bizim anlayacağımız gibi yazmanı istediğimde; bize attığın mesaj şöyleydi: “Amerikan Toraks Derneği’nin altı farklı bölgede düzenlenen bilimsel araştırma yöntemleri ve makale yazımı eğitimi olan MECOR (Methods in Epidemiology Clinical and Operations Research) programının yönetim kurulu gelecek başkanı oldum.” Bize kısaca özetlediğin bu mesajı biraz daha açar mısın?

Sevgili Bahar, öncelikle dünyayı daha güzel bir yer yapma çabasına katkıda bulunduğuna inandığım MECOR programı ile ilgili bu röportajda seninle sohbet etmekten çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. Amerikan Toraks Derneği (ATS) “Methods in Epidemiologic Clinic and Operations Research” (MECOR) programını anlatarak başlamak istiyorum. 

ATS MECOR Programı’nın öncelikli amacı, araştırma için kapasite oluşturmaktır. Bunu sağlamak için, her ülke ve bölgenin kendi akciğer hastalığı yükünü belirlemek, etkili müdahaleler geliştirmek, uygulamak ve değerlendirmek için araştırma becerilerine sahip kendi bireylerinin varlığı gereklidir. İşte ATS MECOR programı, bölgedeki araştırmacıları bilimsel araştırma planlama ve yürütme konusunda eğitim sağlayarak bu amaca hizmet etmektedir. Nihai hedef, yerel ve bölgesel akciğer hastalığı araştırma kapasitesinin geliştirilmesi yoluyla küresel akciğer sağlığını iyileştirmektir.

İlk olarak 1994 yılında Latin Amerika’da düzenlenmiş olan program, temel araştırma tasarımı, veri analizi, sunum becerileri ve makale hazırlama gibi çeşitli yetkinlikleri içeren 3 seviyeli bir programa dönüşmüştür. Şu anda dünyada 6 farklı bölgede düzenlenmektedir: Latin Amerika, Afrika, Türkiye, Çin, Güney-doğu Asya, Hindistan. Ayrıca bu yıl düzenlenmeye başlanan küresel online 2. Basamak kursu ve ilki Eylül ayında başlayacak olan Afrika kadın liderlik programı da program kapsamındadır. 

Her bölge kursunun kendi yöneticileri var. Benim yeni görevim, bu bölge yöneticileri ve programa çok emek vermiş ek bireylerden oluşan yürütme kurulunun başkanlığını yürütmek. Bu yıl, geçtiğimiz yedi yıldır başkanlık yapan Dr. Carson ile beraber başkanlık yapacağım, gelecek yıldan itibaren tek başıma devam edeceğim. 

 

 

Bu görevin sana daha önceki araştırmalarındaki başarılarının sonucunda verildiğine eminim. Uzmanlığın konusunda kaç tezin veya makalen var?

 

Bahar’cığım benim iki uzmanlığım var; ilki Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, ikincisi Çocuk Allerjisi ve İmmunolojisi. Bu iki uzmanlık için de yıllar önce birer tez hazırladım, şimdi kendi öğrencilerimin tezlerinin hazırlanmasına emek vermekten çok keyif alıyorum, onu aşkın teze danışmanlık yaptım. Uluslararası dergilerde yayınlanmış 70’in üzerinde makalem var, ulusal makalelerimle beraber 100’ü aşıyor. Yakın zamanda uluslararası bir kitabın editörlüğünü yeni tamamladım ve yayınlanmasını bekliyorum. Türk Toraks Derneği dergisinin yardımcı editörlüğünü yürütüyorum ve uluslararası dergilerin yayın kurulunda yer alıyorum. Kısaca özetlemek gerekirse, bilimsel araştırma yapmak için soru sormayı ve en güvenilir bilimsel yanıtları elde etmek için kullanılacak yöntemler konusunda eğitim vermeyi seviyorum. 

 

Özge istersen en başa dönelim; neden tıp, neden göğüs hastalıkları, neden çocuk?

“Neden tıp” sorusunu lise çağındaki hastalarımdan da çok duyuyorum. Ben sözelden keyif alan bir sayısalcıydım Amerikan’dayken. Sen de biliyorsun, kitap okuyayım edebiyatla ilgileneyim bayılıyorum ama öğrenme yöntemlerim ve düşünüşüm sayısal. Sayısal deyince mühendislik ya da tıp arasında seçmek gerekiyordu ve ben insan ile ilgileneceğim bir mesleğim olsun istiyordum. Hep zor yanları ile konuşulur oldu mesleğimiz ama yaşam doyumu oldukça da yüksek. Doğrudan insanlara dokunduğum bir mesleğim olduğu için şanslıyım diye hissediyorum. 

Çocuk çünkü çok temiz, masum ve eğlenceliler. Hacettepe’de 4. Yılda staj yaparken beni seven konsültan hocam, Prof.Dr. Canan Akyüz bana “çocuk hekimi olmalısın” demişti. Onkoloji servisinde yaşamın sonunda altı yaşında bir hastam olmuştu o zaman ve ben hocaya “tüm branşlar olabilir ama çocuk asla” diye yanıt vermiştim çünkü daha ilk stajlarda o yürek yükünü kaldırmak bana çok zor gelmişti. Sonra 6. Sınıfta bu kez de Çocuk Yoğun Bakım’da intörnlük yaptım. Hastaların günlük bakımlarının bir kısmı bize aitti. O da çok yürek ağrısı bir süreçti, ama emek verdikçe çocukların iyiye gittiklerini görmek bende “üzülebilirim, yorulabilirim ama değer” duygusu uyandırdı. Hala da çocuk hasta dışında bir hastaya baktığımı düşünemiyorum. O kadar samimi ve güzel ilişki kuruyorlar ki inanamazsın. Ailenin bir parçası olup büyüdüklerini görmek büyük mutluluk; iki yeğenim var ama çok çocuğun “Özge Teyze” siyim. 

Göğüs kısmı biraz karışık; aslında ben Çocuk Allerji ve İmmunoloji yan dal uzmanlığı yaptım ama çocuk astımı üzerine çalıştığım için Türk Toraks Derneği ve Amerikan Toraks Derneği başta olmak üzere göğüs hastalıkları derneklerinde aktif görev aldım. Neden alerji içinde astım diye sorarsan; Güzel Türkçe’mizde yaşamın başını sonunu tanımlamakta kullanılan “ilk nefes” “son nefes” gibi soluk alıp vermek yaşamın kendisi” diye düşündüğüm için alerji içinde astımı çalışmayı tercih ettim. 

“Dünya çok da güzel bir yer değil, biz bunun tümünü değiştiremesek de bir çocuğun rahat soluk alıp vermesine ve bilimin yolunu açmaya az da olsa katkıda bulunarak terazide iyiliğin tarafını artırmaya çalışıyoruz.”

Sen hayatımda gördüğüm en çalışkan, üretici, her ulaşabildiği kişiye yardımcı olan birisin. Bu kadar işi aynı anda başarmanın bir formülü var mı?

Bahar’cığım çok iş yapıyorum gibi hissetmiyorum; çocuklarla çalışmayı seviyorum. Çocuk hasta ile sohbet ederek muayene etmek, tedavi olup rahat soluduklarını görmek bunların hepsi akşam rahat uyumama neden oluyor. Çocuk, hastalanınca çiçek gibi hemen solar ama iyileşip enerjisi yerine gelince de hemen neşelenir. Bu neşe bana bulaşıyor. Bir de bilimsel araştırma kısmı var. Soru sormak ve bu sorulara yanıt vermek için güvenilir bilimsel araştırmalar yapmak benim için yaşam şekli diyebilirim sanırım. Okurken, hasta değerlendirirken ve öğrencilerimle konuşurken her zaman kafamda oluşan sorular var ve bunlara yanıt vermek için uygun yöntem üzerine çalışmak, veri toplamak ve değerlendirerek makale halinde yazmak insanı heyecanlı tutan bir süreç. Her yanıt verilen soru diğerlerini oluşturuyor ve ben bu kovalamacayı seviyorum. 

Uluslararası projelerde beraber çalıştığım birkaç arkadaşımla her zaman konuştuğumuz bir şey var: Dünya çok da güzel bir yer değil, biz bunun tümünü değiştiremesek de bir çocuğun rahat soluk alıp vermesine ve bilimin yolunu açmaya az da olsa katkıda bulunarak terazide iyiliğin tarafını artırmaya çalışıyoruz.  


Seni arı olarak adlandırdığımız günden beri, bana da hayat dersi verdin. İnsan yapacağına inanırsa; aşırı çalışma bile zevke dönüşebiliyormuş. Samimi bir soru, hiç “yoruldum” dediğin var mı?

Olmaz olur mu; özellikle saat ve efor yoğunluğu gözetmeden hasta baktığım dönemlerde ebeveynlerden gelen her türlü kabalık ve düşüncesizlik çok moral bozucu olabiliyor. 

Teşekkürler Özgemiz, sen hep böyle arı ol uç… Balından tüm hastaların, dostların, ailen payını alırken hep mutlu ol…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
More Like This
SÖYLEŞİ / INTERVIEW
Şükran Yücel ('71)

Kızıl Goncalar’da Bir ACI’lı

Geçtiğimiz televizyon sezonunun en çok konuşulan dizisi olan Kızıl Goncalar’da mezunumuz Zehra Kelleci’18 önemli bir rol üstleniyor. İlk oyunculuk deneyimini Yüzyıllık Mucize’de yaşayan Zehra Kelleci, Kızıl Goncalar’da Feyza karakterini başarıyla

DAHA FAZLASI / Read More »
FİKİR / OPINION
Basak Baran ('99)

What If I Am Creative?

The question of “What if?” is one of the core triggers of creativity. Not only considering the fields of targeted problem solving such as engineering, social sciences or design where

DAHA FAZLASI / Read More »
SANAT / THE ARTS
Raşel Rakella Asal ('69)

Gündelik Hayatın Epik Taraflarını Yakalayabilmek

Hepimizin bildiği gibi sanat sözcüğünün taşıdığı çokça anlam bulunmakta. Bu anlamlar, ciltlerce kitabı dolduruyor. İçinde bulunduğumuz dünyada iz bırakmış gerçek sanat eserlerine baktığımızda, bunların yaşamla doğrudan yakın bir bağı olduğunu

DAHA FAZLASI / Read More »