kÜNYE

Library ve Ben

Kitapların krallığına girdiğimde ilkokuldaydım. Bu alemi keşfetmek birden bana bir cennet vaat etti. ACI’a girdiğimde Hatay Caddesi kenarındaki kulübelerden oluşan Library büyülü bir mekân oldu benim için. Her tür kitabın olduğu yeni dünyaların kapısını açan bu kütüphaneye girdiğimde Simurg’a binip Kaf Dağı’nın ardına ulaşmış gibi oldum. Yalnız kitapların değil, bilimin, insanlık tarihinin, felsefenin, tiyatro eserlerinin, klasik ve modern resimlerin, müziğin, heykellerin, minyatürlerin zengin koleksiyonunu da keşfettim orada. Sınırsızlığın, sonsuzluğun, düşünce özgürlüğünün önemini ve değerini de orada öğrendim.

Image by jcomp on Freepik

ACI’ın benim için diğer okullardan en önemli farkı öğrenme özgürlüğünün sınırsız olmasıydı. Öğrencilere deneme-yanılma özgürlüğü tanınıyordu. Library eğitim ve öğrenimin sınırsızlığının denendiği muhteşem bir mabetti. Ben de derslerin dışında yeni düşünceleri orada öğrendim. Library benim sığınağım, okulum ve yuvam oldu. Bizim Library’nin en önemli özelliği sürekli yenilenen bir kitaplık olmasıydı. İngiltere’de ve ABD’de çıkan yeni kitaplar sürekli gelirdi.

Ülkemizde adı bile duyulmamış yazarları orada tanıdım. Mezun olduktan sonra da Library’e döndüm. Yeni dünyaları keşfetmek için hep kılavuzum oldu. Bugün de olağanüstü yeni özellikler kazanmaya devam ediyor. Orada harika kütüphaneciler tanıdım, Ferzan İzmiri ve Mrs. Frank’le dostluğumuzdan çok şey öğrendim. Çok genç yaşta kaybettiğimiz Meral Örge’yi de sevgiyle anıyorum. Değerli dostum Fahriye ile kitaplardan konuştuğumuz sohbetlerimiz, Hiking gezileriyle devam etti. Doğayla ve kitaplarla içiçe olmak büyülü bir yolculuktu benim için.

ACI’ın kütüphanesine dair bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim. Lise 2’deydim. 1968 yılı. Öğrenci hareketleri yeryüzünü sarsıyor. Che Guevara, Fidel Castro, Karl Marx isimlerinin rüzgârı dünyayı dolaşıyor. Library’nin kart katalogunu karıştırırken Karl Marx üzerine İngilizce bir kitap gördüm. Hemen raflarda aradım. Yerinde yoktu. Miss Giezentanner’a sordum. “Gel sana göstereyim,” dedi. Kütüphane raflarının gerisindeki bir odanın kilitli kapısını açtı. İçerideki raflarda birçok kitap vardı.

Kütüphane sadece kitapların raflara sıralandığı bir yer değildir. Kütüphane insanlık tarihinin özetidir. Uygarlık, kitapları yakanlara karşı kitapları yazanlar ve savunanlar sayesinde gelişti. O raflardan bir kitap çekersiniz ve hayatınız değişir. Yeni dünyalar keşfedersiniz.

Karl Marx kitabını çıkardı, gösterdi. “Bu odadaki kitapları ancak bir öğretmeninden izin kağıdı alarak okuyabilirsin,” dedi. Ben de research yaptığıma dair izin belgemi alıp Karl Marx’ı okuyabildim. 

Mrs. Blake Contemporary Culture dersinde bize Ortega Y. Gasset’nin Revolt of the Masses kitabını ders kitabı olarak okutuyordu. Ben onun sonsuz hoşgörüsüyle Şili’de Allende’nin seçimi kazanmasından etkilenerek CC ödevimi Şili hakkında “Sosyalizm barış içinde gelebilir mi?” konusu üzerine yaptım. Kütüphanemizdeki İngilizce güncel dergilerden yararlandım. Library sayesinde dünyada olan biteni takip edebiliyorduk. Türkiye’de yasak olan pek çok düşünceden haberimiz oluyordu. Hatta ABD’de o tarihlerde bazı eyalet okullarında okunması yasak olan Salinger’ın Catcher in the Rye romanını ders kitabı olarak okuyorduk.

Daha sonraki senelerde Düşler Tarlası (Field of Dreams, 1989) filminin bir sahnesinde bir lisedeki veli toplantısında bazı velilerin Catcher in the Rye’ın okul kütüphanesinden kaldırılmasını istemeleri üzerine Kevin Costner’ın verdiği yanıtı izleyince bizim ACI’daki kitap özgürlüğünü bir kez daha hatırladım.

New York’ta olduğu gibi her yerde yeni kitabevleri açılıyor. İzmir’de de öyle. Sadece kitabevi olmayan okuma salonları açılıyor.

Bizim mezunlarımız da buna öncülük ediyorlar. Çünkü onlar Library’de yetiştiler. “Kitap aklın ilacıdır,” demiş Ovidius. Tek başına bir alem olmak için en çok kitaplara ihtiyacımız var. Etrafımızda iyi dostlarımız olması için kitaplara ihtiyacımız var. Kitaplar bizi kitap dostlarıyla tanıştırır. Her kitap yeni bir yolculuğu başlatır. Bitmeyen bir yolculuktur bu. Calvino’nun dediği gibi “Cehennemin ortasında cehennem olmayan kim ve ne var, onu aramak ve bulduğunda tanımayı bilmek, onu yaşatmak, ona fırsat vermek,” için kitapların deneyiminden yararlanmalıyız. Tek bir kişi kitap okusa bile, onun rüzgârı dünyayı dolaşır.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
More Like This
SÖYLEŞİ / INTERVIEW
Kerime Arsan ('70)

Sorun Varsa, Çözümü de Vardır

Uzun yıllar öğretmenlik yapınca bir noktadan sonra teknolojik gelişmelere paralel olarak meslek yaşantımızda değişiklikler oldu. Bir zamanlar idari ofisin arkasında posta kutuları vardı… Doksanlı yıllar.  Güvercin deliği dediğimiz kutulara konulan

DAHA FAZLASI / Read More »
FİKİR / OPINION
Raşel Rakella Asal ('69)

Yağ Satarım, Bal Satarım

Oyunları düşünüyorum, çocukluk oyunlarımızı… Top çok önemli bir oyun arkadaşımızdı. Havaya atma, dönme, bir, iki, üç… Bacak arasından geçirme, kepçe… Bir, iki, üç… Oyuna kim başlayacak ile işaret parmağı ağız

DAHA FAZLASI / Read More »
SANAT / THE ARTS
Kerime Arsan ('70)

Eskiİz’de Güzel Bir Başlangıç

The Beacon dijital hayatına başladı ve küçük adımlarla yeni bir YouTube macerasına atılıyor. Henüz acemiyiz, ancak artık podcast ve video içerikleri de kullanabileceğimiz için heyecanlıyız.  Kemeraltı’nda Eskiiz Galeri’de gerçekleştirdiğimiz bu

DAHA FAZLASI / Read More »
KÜLTÜR & YAŞAM / CULTURE & LIFE
Nur Öztin Kurak ('83)

ACI Canada Book Club

Yaşamın koşturması içerisinde çok düşünmüyoruz ama, bazen öyle anlar yaşıyoruz ki ACI gibi bir okulun hayatımızı nasıl şekillendirdiğini daha iyi anlıyoruz. Sanırım benim için ACI’ın hayatıma dokunduğu en önemli alanlardan

DAHA FAZLASI / Read More »