kÜNYE

Hayatlara Dokunabilmek

İnsanları sev ki onlara yaklaşasın. İnsanlara yaklaş ki onları anlayasın. İnsanları anla ki onlara el uzatasın. İnsanlara el uzat ki; sen ‘insan’ olasın. Bergün ile röportaja başlamadan önce birden bire içimden yukarıdaki dizeler kağıda döküldü. İşte kendi yaşamının başarılı bir mimarı olan, kendini öğretmenlikten hiç emekli etmeyen, devamlı toplum için çalışan, gönülden veren bir mezunumuz olan Bergün Kavukçu Kardeş (’62) ile yaptığım bu röportajı sizlerle paylaşmaktan sevinç duyuyorum.

Bergün benim son sınıf öğrencisi olduğum yıl tanıdığım çiçeği burnunda bir öğretmendi…

Bir gün zarif, güzel, yeşil gözlü bir genç hanım girdi mütalaa sınıfımıza. Biz, sınıftakiler kendi yaşımıza yakın bu öğretmeni açıkçası pek dikkate almadık ve aramızda konuşmaya, disiplinsiz davranmaya, gülüşmeye devam ettik. Kendisi bizi defalarca uyardı.

Ama aldıran kim? Sınıf gürültüden geçilmiyor… Sonunda kızdı ve şöyle dedi, “Girls! Am I talking Chineese or Japaneese? Why don’t you listen to me?” Tabii biz sınıfça kıkır kıkır gülüyor, kahkahadan kırılıyoruz. O günden sonra o cümle Bergün ile özdeşleşti kafamda. Hâlâ anımsadığımda gülerim.

Ben mezun oldum, o öğretmenliğini devam ettirdi. Çeşitli aralıklarla birlikte olduk. Bir zaman sonra dernek faaliyetlerine katıldık, çocuklarımız aynı okula gitti; sonunda bir de baktık ki yakın arkadaş olmuşuz.

Yaşamının değişik safhalarına tek tek tanık olmuş bir arkadaşın olarak senin eğitimci yanından başlamak, sosyal çalışmaların ile ilgili görüşlerini almak istiyorum.


İlk öğretmenlik yılım biraz zor geçti. Aynı yılın son altı ayı içinde, üniversite mezuniyeti, Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde 2 aylık staj, arkasından hemen öğretmenliğe başlama ve de evlilik. Tabii en önemlisi benim genç ve tecrübesiz oluşum. Ama ikinci yılda her şey yoluna girdi.

Ayrıca bana o sene Orta II Fen Bilgisi, Lise I Biyoloji, Lise III Jeoloji ve Lise IV seçmeli Jeoloji derslerini verdiler. Öğretmen arkadaşlar bunun zorluğunu bilirler. Ama yapabileceğimi düşünmüşler ki vermişler, diyorum.

ACI’da öğretmen olmak ayrıcalık mıdır?

Bence öyle. Nasıl burada öğrenci olmak bir ayrıcalık ise, öğretmen olmak da öyle. Hem zor hem çok güzel. Sen de bilirsin, burada sadece ders ya da üniversiteye hazırlık değil öğrenilen. Hayata her türlü hazırlık öğreniliyor. Sosyal sorumluluk projeleri de cabası.

Öğrencilerinle nasıl başarılı bir iletişim kurdun?

Her öğretim yılının ilk günlerinde, öğrencilerimin beni iyice tanımaları için gayret sarf ederdim. Bilirim ki öğretmen sevilirse o ders sevilir. Amacım dersimi severek çalışmaları idi. Ders dışında, sosyal konularda da öğrencilerimle beraber olmaktan zevk alırdım.

Şimdi emekli olduktan sonra üstlendiğin, benim de yakından tanıklık ettiğim sosyal sorumluluklarınla ilgili bir soru yöneltmek istiyorum sana. “Evler” projenizi anlatır mısın? Nedir EVİMİZ 1, EVİMİZ 2, EVİMİZ 3?

Bizler sosyal sorumlulukları okulda öğrendik. Öğretmenlik yıllarımızda da hep uyguladık. Sözünü ettiğin ‘Evler’ bizim gençler ve aileleri için açtığımız evler. Mevlana Mahallesi’nde, Eşrefpaşa’da ve Gediz Mahallesi’nde olmak üzere şimdilik üç EVİMİZ var.

Biz diyorsun, siz kimsiniz

Anlatayım. Esas derneğimizin adı Gündoğdu Çağdaş Toplum Gönüllüleri. Bu derneğin esas çekirdeğini Prof. Dr. Seval Sekin ve eşi Prof. Dr. Yılmaz Sekin ile Ege Üniversitesi öğretim üyelerinden bir grup oluşturuyor. Göztepe Soroptimist Kulübü üyesiyken bu grupla tanıştım. Daha sonra Göztepe Soroptimist Kulübü’nden üyeler ile Gündoğdu Çağdaş Toplum Gönüllüleri dernek üyeleri birleşerek bu isim altında toplandık.

Photo by Hannah Busing on Unsplash

Tam bir toplumsal dayanışma ve işbirliği. Evlerde neler yapıyorsunuz?

Bu evlerde, kırsaldan kente göç etmiş, kent varoşlarına yerleşmiş ancak kente entegre olamamış hatta gettolar oluşturmuş yurttaşlara, çocuklarından yola çıkarak kardeşleri, anneleri ve kısmen komşuları da içine alacak bir çalışma ile kent kültürüne ve çağdaş yaşam biçimine adapte olmalarını sağlayacak koşulları yaratmaya çalışıyoruz.

Bu yaklaşımı nasıl sağlıyorsunuz?

Önce eğitim desteği. Küçük miktarda bir burs veriliyor. İlaveten kültür gelişimi, spor, beceri kazandırma çalışmaları da var. Gediz evimizde bu iş iyice rayına oturmuş durumda. Burada, görev alan anneler evin bakımından sorumlu oluyorlar. Ayrıca, öğrenciler öğleyin okuldan çıkınca eve gelip, annelerin hazırladığı yemeklerini yedikten sonra, gönüllü öğretmenlerin yaptığı yardımlarla, eksik kalan bilgilerini tamamlıyorlar. İngilizce, Türkçe, matematik, fen bilgisi vb derslerimiz var. Hafta sonlarında da satranç, gitar, folklor, koro çalışmaları, buz pateni, yazın da yüzme, film izleme gibi aktiviteler oluyor.

Gönüllü öğretmenleri nasıl buluyorsunuz? Emekli öğretmenler mi çoğunlukta?

Gönüllü öğretmenlerimizi genelde üniversite öğrencileri oluşturuyor. Böylece o gençler de deneyim kazanıyorlar. Ayrıca emekli öğretmenlerimiz de yardımcı oluyorlar.

Evlerinizdeki çocukların yaşları hakkında kısıtlama var mı ve nasıl seçiliyorlar?

Öğrencilerimizi, çevredeki İlköğretim Okul müdürlüklerinden ve öğretmenlerden yardım alarak seçiyoruz. Tek şart ailenin de bu çalışmaya katılmayı kabul etmesi. Çünkü biliyoruz ki sadece çocuğun eğitimi yeterli olmuyor, aile de buna katılırsa başarı daha çabuk geliyor. Çocuklar, genelde 5. sınıf öğrencileri arasından seçiliyor ve bu öğrenciler üniversiteye kadar bizimle oluyorlar. Şu anda üniversiteyi bitirmiş, master yapan bir öğrencimiz, üniversitede okuyan dört öğrencimiz var. Yetişkin öğrencilerimiz, boş vakitlerinde evlerimizde, genç arkadaşlarına yardımcı oluyorlar.

Bu evlerde, çocuklarla beraber anneler de eğitiliyor olmalı…

Evet. Bu evler açılmadan önce, bizler, bir grup hanım, annelere kendimizi tanıtmak, yapmak istediklerimizi onlara anlatmak için, haftada bir gün evlerine gittik. Her seferinde değişik bir aileyi ziyaret ettik. O günü hep beraber geçirdik. Hazırladıkları yemekleri yedik, bazen satın alıp eve götürdük. Onlarla sohbet ettik. Tüm aile ziyaretleri bittiğinde, amaçlarımızı çok iyi anlamışlar ve her şeyden önemlisi bize güvenmişlerdi. 

Annelerle ilgili neler yapılıyor?

En başta okuma yazma kursu. Bunun dışında sağlık, gıda, beslenme ile ilgili konferanslar, dini konularda yetkili kişilerle söyleşiler ve ek olarak beceri kursları. İkinci el giysi dağıtımı, değişik kurumlardan gelen erzak ve okul malzemesi yardımları da vardır. Ayrıca anneler ve çocuklar için İzmir içinde ve dışında gezilerimiz de oldu ve oluyor.

Evlerinizdeki toplam çocuk sayısı kaç?

Şu anda 3 evde toplam 70 civarında öğrencimiz var. 

70 çocuk! Bu epey para demek; gelir kaynaklarınızı açıklar mısın?

Gelirimiz tamamen bağışlara dayalı. Pek çok destekçimiz var. Arzumuz, yapılan bu işlerin, başka gruplar tarafından da uygulanması.

Örnek almamız gereken bir organizasyon oluşturmuşsunuz. Burada çalışmak hayatınızı nasıl etkiliyor, yaptıklarınızdan çok mutlu olmalısınız?

Mutlu olmanın bir şartı paylaşmakmış. Bizler burada çalışırken çok şey paylaşıyoruz. Zamanımızı, emeğimizi, gücümüzü, bildiklerimizi, becerilerimizi, yani maddi, manevi tüm değerlerimizi.

Bu gençlerdeki, onların ailelerindeki değişimi görmek, onların hayatlarına dokunabilmek ve bunu onların kendilerinden duymak bizlere sonsuz bir haz veriyor. Bir annenin gönderdiği mektubu sizinle paylaşmak istiyorum.

“Biz ‘Evimiz 1’ in şanslı anneleriyiz. Çocuklarımız gururumuz. Onları en güzel şekilde hayata hazırlamak bizim görevimiz. Biz bu görevimizi yaparken yalnız değiliz. Bize ışık tutan, bizi aydınlatan, bize umut veren siz değerli hocalarımıza teşekkürü bir borç biliriz. Sizler bizim yanımızda her türlü sıkıntılarımıza ortak oldunuz. Bizlerin derdimizle dertlenen, eksiklerimizi tamamlayan, bizi en iyi şekilde öğreten, elinizden gelenin daha fazlası için çırpınan sizlere minnetarız. Sizler bu işleri yaparken bizden bir beklentiniz yoktu. Amacınız daha çok anne, daha çok çocuk yararlansın istediniz. Sizlerin savaşı CEHALETE, sizlerin savaşı başarısızlığa... Bizlerde sizlere layık olmaya çalışacağız. Ne kadar yetersiz kalsak da beraberce olmayı istiyoruz. Çünkü biz ‘Evimiz 1’ in anneleriyiz. "

Hepimizin bildiği gibi, bu işler ne kadar çok paylaşılırsa, netice o kadar başarılı oluyor. O nedenle, çalışmalarımız, her türlü katkıya açıktır.

Bergün, ne iyi ettik de seninle söyleştik! İçim aydınlandı, gelecek için umutlandım. Hepimizin bu toplum için yaptığı ve yapacağı bir şeyler vardır. Biz ACI mezunları toplum için çalışmayı küçücük kızlarken öğrendik. Orphanage Club, Old Folks Home Club, Checkers Club, Bookmobile Club üyeleri değil miydik biz? Nerede o kızlar şimdi?

Bahar belki o kızlar projelerimize ilgi duyarlar ve daha fazla bilgi almak için dernek başkanımız Sn. Prof. Dr. Yılmaz Sekin’e Gündoğdu Çadaş Toplum Gönüllüleri sayfasından ulaşmak isterler.  Yapılan her aktivite orada görülebilir. Senin de dediğin gibi bizler bu işlere daha gencecikken, okul yıllarımızda başladık. Bizlere bu duyguları aşılayan ailelerimize ve öğretmenlerimize teşekkür ediyor ve onları sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum. Bana bu fırsatı verdiği için tüm ‘Beacon’ ailesine teşekkür ederim.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
More Like This
BAŞYAZI / EDITORIAL
Aslı Davaz ('98)

Tarihe tanıklık etmek

Getting your Trinity Audio player ready… Bir mezunumuzun 1975 yılından beri sakladığı, daktilo ile yazılmış, dört sayfalık bir bültenin ilk sayfasına bakıyorsunuz. ACI tarihinin önemli bir belgesini incelemektesiniz.  Sol kolonda

DAHA FAZLASI / Read More »
KOLEKTİF HAFIZA / COLLECTIVE MEMORY
Şükran Yücel ('71)

Efsane Başkan Efser Kayral

Adı Amerikan Kız Koleji ile özdeşleşmiş mezunlarımızdan birisidir Efser Kayral. Amerikan Kız Koleji’nde Yetişenler Derneği denince ilk akla gelen isimdir. Bunda dernekte 25 yıl hizmet vermesinin ve…

DAHA FAZLASI / Read More »
SANAT / THE ARTS
Bahar Vardarli ('68)

Benzer Kuşlar Birlikte Uçar

ACI mezunumuz olan, genç yaşına rağmen çok başarılı işlere imza atan sevgili Banu Kitiş Dağıstan’ı bu röportaj ile tanımayı ve onun Benzer Kuşlar Birlikte Uçar adlı kitabını tüm mezunlarımızla paylaş…

DAHA FAZLASI / Read More »