kÜNYE

Dünya Kadınlarını Müzikle ve Dansla Birleştirmek

Getting your Trinity Audio player ready...

Piyano dersi almaya ve piyano çalmaya altı yaşındayken başladım. Gazi İlkokulu’nda okurken Fikri Şenürkmez’in organizasyonu ile yapılan okul konserlerinde; daha sonra Amerikan Kız Koleji’ndeki “Talent Show”larda her yıl çaldım. Babam Faik Onural çok iyi derecede keman çalardı.  İzmir Merkez Bankası Müdür Muavinliği olan mesleğine rağmen o zamanki – Orhan Barlas’ın yönettiği –  Konservatuar Orkestrası’nda çalmaya davet edilir;  seslendirilecek repertuara göre 1. Keman eksikse 1. Keman, 2. Keman eksikse 2. Keman partisini evde çalışır, Viotti Etütlerini yapar ve konserde orkestrada çalardı. Annem Cevval Onural piyano çaldığı için birlikte müzik yaparlar;  daha ziyade tanınmış, kısa klasik batı müziği eserlerini seslendirirlerdi. Bach – Gounod Méditation, Gossec’in Gavotte’u, Schubert Serenad gibi eserler. Babamla Gossec’in Gavotte’unu ve Schubert Serenad’ı birlikte çalmıştık.  Hala, keşke daha fazla birlikte çalabilme fırsatımız olsaydı diye hayal ederim.  

Küçük yaşlardan itibaren piyanist olmanın harika ama çok yalnız ve tek başına bir uğraş olduğunu düşündüm. Babamla birlikte çalmak çok keyifliydi.  ACI’ın “Talent Show”larında sevgili Suzi’mle (Suzan Urfalı Uzun, ACI ’76) birkaç kez çaldığımız piyano ikilileri çok zevkliydi. AFS Bursları ile Lise II’de gittiğim Chicago, Latin School’da koroda arkadaşlarımla birlikte şarkı söylemek çok mutluluk vericiydi.  Ben galiba hep, birlikte müzik yapmayı, oda müziğini ve sonra da orkestra müziğini çok sevdim.  Müziği öğretmeyi ve birlikte müzik yaparak müziğin birleştirici ruhu içinde olmayı tercih ettim.

Çok küçük yaşlarda hobi olarak başlayan ve en yakın arkadaşlarımdan biri haline gelen piyanom sonradan iki mesleğimden birini oluşturdu. Eşim ve oğullarımla Kanada’nın Montréal kentinde yaşarken, Concordia Üniversitesi’nde Fransızca/İngilizce Konferans Tercümanlığı ve Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümünden sonra McGill Üniversitesi’nin Müzik Bölümünde okudum. Türkiye’ye döndükten sonra Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Eğitim ve Bilkent Üniversitesi’nde Müzik Kompozisyonu/Şeflik üzerine Yüksek Lisans yaptım. Tercümanlık mesleğini okullar için yaptığım eğitim konusu ile sınırlarken müzik, yaşamımda daha çok yer almaya başladı: eğitimle, konserlerle, radyoda program yapımcılığıyla, öğretmenlikle, akademisyenlikle, yazarlıkla ve evrensel birleştiricilik yönüyle.

2012 yılında, üyesi olduğum, Birleşmiş Milletler’de temsil edilen ve sanırım dünyanın en büyük uluslararası kadın gönüllü dayanışma organizasyonu olan Inner Wheel’ın, 110 kadar farklı ülkeden gelen ve binlerce delegenin katılımı ile gerçekleşen Uluslararası Konvansiyonunu İstanbul’da yaptık. Organizasyon Komitesi açılış konserini düzenleyip yönetmeyi benden rica etti. Repertuarı, değerli Emre Aracı tarafından derlenip düzenlenmiş olan, besteci Osmanlı sultanlarının çoksesli batı müziği tarzında ve formunda yazılmış eserlerinden örneklerle; Haydn ve Mozart’ın Türk ve Mehter müziğinden etkilenerek besteledikleri eserlerden seçtim. Haydn’ın Sol Majör, No: 100 Askeri Senfonisi ve Mozart’ın Türk Konçertosu olarak bilinen 5 No’lu La Majör Keman Konçertosunu İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın ve Bodrum Oda Orkestrası’nın sanatçıları, müzisyen dostlarımla Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde seslendirdik. Böylece Konvansiyonda, İstanbul’un ve Türkiye’nin insanlar, kıtalar ve kültürler arasında bir köprü olması fikrine müzikle de dikkati çekmiş olduk. Konserimizin bu birleştirici teması o zaman ilgi çekmiş ve dünyanın her tarafından gelen kadın delegeler tarafından pek beğenilmişti. Hala da sitayişle anıldığını sonradan fark edecektim. 

2024 yılı, bahsettiğim ve üyesi olduğum bu uluslararası ve köklü kadın gönüllü dayanışma kuruluşunun 100. yılıydı. 100. yılın, organizasyonun kurulduğu yer olan İngiltere’nin Manchester şehrinde yapılacak 100. Yıl Konvansiyonu ile kutlanmasına karar verildi. Dönemin Dünya Başkanı ve Organizasyon Komitesi Üyeleri 2012 İstanbul Konserimizi anımsayarak 100. Yıl Konvansiyonunda Açılış Konseri düzenleyip yönetmemi rica ettiler.

Gönüllü kuruluşumun dünyada 6 kıtada ve 110 kadar ülkede üyeleri bulunmasından yola çıkarak, üye olan kız kardeşlerimin bütününün kültürünü temsil edecek bir repertuar düşündüm ve müzik olarak bir “potpuri” hazırladım. Müziğimiz, Uluslararası Koromuzun söylediği ve Afrika kıtasını temsilen Lion King müzikalinden bir parça ile başladı. Arkasından Amerikalı Inner Wheel dostlarımız “Square Dance” yaptı. Kıta Avrupasını temsilen Beethoven’ın 9. Senfonisinin korolu bölümünü caz ritimleriyle söyledik. Sonra, Balkanlar/Anadolu/Kıbrıs’tan, bizim coğrafyamızdan,  Damat Halayı oynadık ve Yeni Zelanda’dan harika bir aşk şarkısı söyledik : “Po Kare Kare Ana”. Filipinler Dans Grubunun gösterisini Avustralya’dan çok bilinen – ve hatta bize Amerikan Kız Koleji’nde hazırlık sınıfında müzik öğretmenimiz Miss Neufeld’in öğrettiği – “Waltzing Matilda” şarkısı ve Hindistan Dans Grubu izledi. Konserimiz Inner Wheel’ın kurulduğu ülke olan İngiltere’den “Amazing Grace” ile sona erdi.

Bu konserde, Uluslararası Koromuzda 51, dört dans grubunda ise 34 olmak üzere, 26 farklı ülkeden, 85 arkadaşım görev aldı. Hepimiz Inner Wheel üyeleriydik ve aralarında tek profesyonel müzisyen bendim.  Konserin en ilginç ve heyecanlı yönü tüm provaların “online” olarak, Zoom uygulaması üzerinden yapılmasıydı. Açılış Konserinden 1 gün önce birbirimizi yüz yüze ilk defa Manchester’de gördük;  ses ve sahne provası yaptık.

Koro provalarında 11 farklı zaman diliminden arkadaşlarımla Türkiye saatiyle sabah 11:00’de prova yapıyorduk.  Bu sırada Kaliforniya’dan katılan Amerikalı arkadaşlarım için örneğin, saat önceki gece yarısı, Hindistan için 13:30, Filipinler için 15:00, Yeni Zelanda için 21:00 oluyordu. 

Dans provaları ve müziğin bilgisayarda düzenlenmesi için Ege Üniversitesi Folklor Araştırmaları Enstitüsü Yöneticisi, değerli dostumuz Prof. Dr. Öcal Özbilgin ve ekibi ile çalıştım.  Öğrencileri, dansların adımlarını yavaş ve hızlı tempolarda videoya çektiler.  Bunları dans gruplarıyla paylaştık.  Sonra, onlar öğrenip dans videolarını bana gönderdiler. Zoom üzerinden onların videolarını izleyip değerlendirdik ve çalışmaya devam ettik.

Uluslararası dans gruplarından bahsederken çok güzel bir gelişmeyi de paylaşmak isterim.  Uluslararası Inner Wheel İcra Kurulu, 100. yılına ve demokrat, adil ve eşitlikçi düşünce tarzına çok yakışır bir biçimde, 22 yıldır kadına, çocuğa, insanlığa yönelik çok verimli, insancıl ve etkin projeler üreten KKTC kulüplerine bağımsız bir bölge oluşturma yetkisini verdi. Bu karar Inner Wheel Organizasyonu içinde tarafların karşılıklı anlayış, kardeşlik, hoşgörü ve uluslararası barışa vazgeçilmez inançları sayesinde gerçekleşti. Bu projenin gerçekleşme sürecinde yerleşik önyargı ve siyasi polemiklerin aşılarak KKTC Inner Wheel Kulüplerinin Inner Wheel Tüzüğü ve İlkeleri temelinde müstakil bölge kurmaları için gereken mutabakatın oluşmasında karınca kararınca, pozitif ve etkin bir katkım olabildiyse ne mutlu bana. Açılış konserimizde de, önyargı ve kırgınlıklar terk edilerek Damat Halayını Bulgar, Hırvat, Kıbrıslı, Kuzey Kıbrıslı, Türk ve Yunanlı kız kardeşler, hep birlikte oynadık. 

Konser çok, çok başarılı oldu. Inner Wheel üst yönetimi ve tüm kulüpler ve delegelerce beğeni, coşku ve hayranlıkla izlendi. Müziğin birleştirici gücü farklı ülke ve kültürlerden kadınları coşku ile bir araya getirdi. Bu keyifli birliktelikte ortaya çıkan armoni, uyum, sinerji,  sevgi ve dostluk kelimelerle ifade edilemeyecek kadar sıcak, samimi ve güzeldi.  Inner Wheel ruhunun ve müziğin yarattığı dayanışma ve kaynaşma engelleri aştı. Hepimiz için kocaman bir tebessüm ile yaşam boyu hatırlanacak ve müzikli izler bırakacak bir anı oldu; yeni ve unutulmaz dostluklara kaynak oluşturdu.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
More Like This
KÜLTÜR & YAŞAM / CULTURE & LIFE
Doç. Dr. Fatma Nur Eriş ('77)

Kronik Hastalıklar ve Epigenetik

İnsanlar şifa peşinde. Haklı olarak, hekimlerinin çok yetkin olmasını ve her alanda kendilerine yardımcı olmalarını bekliyorlar. Acil Tıp, cerrahi ve tanı yöntemleri konusunda tıpta akıl almaz gelişmeler oldu. Ancak hekimler

DAHA FAZLASI / Read More »
FİKİR / OPINION
Prof.Dr. Heves Özyılmaz ('77)

Akış

Getting your Trinity Audio player ready… Mutluluğu hepimiz farklı bir yaşam doyumu ile ilişkilendiririz. Sadece psikologlar, sosyologlar, filozoflar değil, her birimiz kafa yorarız bu konuya ve her birimizin de farklı

DAHA FAZLASI / Read More »
UNUTMAYACAĞIZ / WE WON'T FORGET
Raşel Rakella Asal ('69)

İzmirli Olup da Deprem Korkusu Yaşamayan Var Mı?

Getting your Trinity Audio player ready… İzmir, arada sırada, yaralı bir yunus gibi sarsılır. Havaya doğru yükselir, ölümle pençeleşir, ölür ve sonra yeniden hayata kavuşur. Depremler, İzmirlilerin yüreklerinin korkuyla dolduğu anlardır.

DAHA FAZLASI / Read More »