kÜNYE

Bugünün Kullan At İlişkileri

2024 yılını tamamladık. Artık yetişkinlik döneminde olan bizler, devinimine tanıklık ettiğimiz iki ayrı yüzyılın içinde neler görmedik ki: değişen ve her geçen gün takip etmesi güçleşen akımlar, sokaklarında lastik atladığımız, top oynadığımız şehirlerin dönüşümleri, birbirinden korunaklı site içi-ev içi-oda içi yaşamlara geçiş, bu geçişe eşlik eden teknolojik gelişmeler ve hızlıca alıştığımız telefon-tablet-bilgisayar önü yaşamlar… Fark edilmeden hayatımızın içine giren, oysa bir tehdit olarak algılamamız gereken ‘kullan at’ kültürü… 

Bir yandan dünyadaki her şeye erişimimiz hızla ilerledi, bir yandan da küçücük odalara geçiş yaptık ve etrafımızdaki her şeyi büyük bir hızla tüketiyor, yenisine el atıyoruz. Peki bu hız ve bu geçişler, iç dünyamızı nasıl etkiliyor?

Son dönemlerde dijital arkadaşlık platformları ve ilişki simülatörleri çıkmaya başladı. Bu platformlar, insanlara duygusal bağlar kurabilecekleri yapay zeka tabanlı “sevgili” ya da “ilişki simülatörleri” sunuyor. Seçtiğin özelliklerde bir sevgili buluyorsun ve onunla sohbet ediyorsun, hatta hologram olarak bile var olabiliyor hayatında istediğin özelliklerdeki bu sevgili. Ne kadar süper gözüküyor değil mi? Her şey istediğin gibi. Müthiş gibi gözükse de insan olarak yaratılmış bizler için aslında çok da sağlıklı değil. 

Duygularımızdaki değişim yavaş olur. Hız, duygulara ait bir kelime değildir. Mesela aşkı ele alalım. Aşk emek verilmeden deneyimlenen, bizim hormonlarımızı etkileyen yüksek düzeyde dopamin, noradrenalin ve serotonin salgılamamızı sağlayan bir durumdur. Ama bu durum geçicidir. İlişki denen durum ise, zaman içinde, yavaş yavaş, emek verilerek elde edilir. Tarafların birbirini tanıması, birbirleriyle ilişki içindeyken kendini tanıması için zaman gereklidir. Her farklı kişi sendeki farklı bir yapıyı tetikler. Uyumlanabileceğin bir ilişkide olduğunu, ancak zamanla anlayabilirsin. 

Maalesef, günümüze baktığımızda, hızla tüketilen ilişkiler görüyoruz, duyuyoruz ve deneyimliyoruz. Uygulamalar, sağa sola doğru yapılan bir parmak hareketiyle, oturduğumuz koltuktan ilişki bulabilmemize olanak tanıyor. İş kolaylaştıkça harcaması da kolay oluyor. Aynı kolay kazanılan para gibi… Haydan gelen huya gider hesabı.

Hayat bir dualite dünyası. Her şeyin pozitif ve negatif bir yanı var. Kapris, trip yapmayan, söylenmeyen, kavga çıkarmayan robot sevgililer, bir yandan size bir ilişki deneyimi sunsa da hiçbir zorluğun olmadığı ortamların insanı geliştirmediğini hepimiz biliyoruz. Bir kasın büyümesi için zorlanması gerektiğini, kasın esnemesi için biraz acı çekilmesi gerektiğini ve kaslarımızı geliştirmek için de bu çalışmaları düzenli yapmak gerektiğini biliyoruz. İlişkileri de bu anlamda kas geliştirmeye benzetebiliriz. Sürekli kolaylık içinde olunması durumu, dualite gereği, mutlaka bir zorluk/ hastalık/ sıkıntı yaratır. Bu nedenle, sağlıklı ilişkiler için zorlanma, zorlu durumları aşmak için emek verme, ilişkide büyüme yaratır. Öbür türlü, hep bebek kalan ilişkiler deneyimleyip dururuz. 

Seanslarımda şu sıralar, kısa zaman içinde farklı farklı ilişkiler deneyimleyen kişiler var. Özellikle, sıklıkla değiştirilen cinsel partnerlerin, kişinin ruhsal ve fiziksel sağlığını çok olumsuz etkilediğini görüyorum. Fazla emek vermeden kolayca yaşanan ilişkilerin dualitesi hastalık olarak sana geri gelir.

Son söz olarak şunu söyleyeceğim: Hayatın akışını vazgeçtiklerin belirler. Bu sebeple bir karar alırken neyi seçtiğinden çok, nelerden vazgeçtiğini sorgula. İlişki yaşamamayı seçtiğinde nelerden, yaşamayı seçtiğinde ise hangi şeylerden vazgeçtiğine bak. Buradaki en önemli ayrıntı, seni sen yapan şeylerden vazgeçiyorsan burada durup düşünmen gerektiğidir. Bu yolculukta en önemli şey kendini bilmek ve iyi tanımaktır. Kendini tanıdığın sürece, hayatı nasıl yaşamayı seçersen seç tatmin olursun, çünkü kazanımların ve ödediklerin konusunda bilinçli olursun. 

Bir Fars atasözüyle bitirelim:
“O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini; çocuktur, onu eğitin, yetiştirin.
O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini; cahildir, ondan uzak durun.
O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini; belki uykudadır, onu uyandırın.
O ki, biliyor ama biliyor bildiğini; bilge kişidir, onu takip edin.”

Bilmek her şeydir. Kendini bil ve hep geliştir.  

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
More Like This
KÜLTÜR & YAŞAM / CULTURE & LIFE
Doç. Dr. Fatma Nur Eriş ('77)

Kronik Hastalıklar ve Epigenetik

İnsanlar şifa peşinde. Haklı olarak, hekimlerinin çok yetkin olmasını ve her alanda kendilerine yardımcı olmalarını bekliyorlar. Acil Tıp, cerrahi ve tanı yöntemleri konusunda tıpta akıl almaz gelişmeler oldu. Ancak hekimler

DAHA FAZLASI / Read More »
FİKİR / OPINION
Heves Özyılmaz ('77)

Akış

Getting your Trinity Audio player ready… Mutluluğu hepimiz farklı bir yaşam doyumu ile ilişkilendiririz. Sadece psikologlar, sosyologlar, filozoflar değil, her birimiz kafa yorarız bu konuya ve her birimizin de farklı

DAHA FAZLASI / Read More »