kÜNYE

Bir Sosyal Yardım Neferi: Bergün Kardeş ’62

Getting your Trinity Audio player ready...

Lise 4 yılımıza henüz başlamıştık. Mütalaa saatimizdi, henüz kimse gelmediği için bar bar bağırıyorduk. Birden sınıfa Amerikan filmlerinden çıkma bir sarışın genç kız girdi. Bizden olsa olsa 3-5 yaş büyüktü. Sarı saçları, yeşil gözleri ile daha ilk bakışta bizi güzelliği ile yakaladı. Bize ACI mezunu olduğunu, okulumuza biyoloji öğretmeni olarak geri döndüğünü anlattıktan sonra ciddiyetle; ödevlerimizi anımsattı ve biz de ilk tanışma günümüz adına o gün sessiz durduk…

Sakın bundan sonraki ilişkimizin böyle uyum içinde gittiğini sanmayın. Birkaç mütalaa saatinden sonra biz yaşımızın coşkusuyla yerimizde duramaz, sesimizi kısamaz olduk. İstediği kadar “susun” desin, susturmak için paralansın; genç Bergün Hanım bir türlü bizi susturamadığında onu dinlemediğimize kızar; “am I talking Chinese or Japanese” diye sesini yükselterek sorardı. Biz zaten gülmeye fırsat beklediğimizden bu cümlesine takılır kahkahadan kırılırdık. Biz güldükçe o gerilirdi pek tabii

Nereden bilebilirdim, Sevgili Bergün Hocamız ile yaşamımızın birçok kesitinde rastlaşacağımızı, yakın dost olacağımızı? İlk önce Göztepe Soroptimist Kulübü’nde, sonra Yetişenler Derneği’nde, daha sonra Dipnot Kitap Kulübü’nde ve başka derneklerde karşılaşma şansını elde edeceğimi…

Sevgili Bergün, sosyal yardım denince ilk aklıma gelen kişi sensin; bu yardım bilinci sende nasıl doğdu ve gelişti?

Okul yıllarında öğrenciliğimde, sosyal servis kulüplerinde çalışmamla başladı diyebilirim. Çocuk yuvasına, yaşlılar evine giderdik… Lise yıllarımda, Proje Kulübü vardı. Orada farklı projeler üretip onları satardık. Kazandığımız parayı da sosyal yardım için kullanırdık. Hem yaratıcılık, hem üreticilik hem de yardım yönlerimizi geliştirmekti burada amaç. Öğretmenlik yıllarımda da bu tür kulüplerde yönetici oldum. Ögrencileri, okul dışı aktivitelerde bildiğim, kendimi yeterli bulduğum birçok konuda yönlendirdim.

Senin Yetişenler Derneği’ne geldiğini, “artık emekli oldum, sizlere nasıl yardım eli uzatabilirim” diyerek aramıza katıldığını hatırlıyorum.

Haklısın… Ben 1987 yılında emekliliğimde, Yetişenler Derneği’ne girdim. Orada yaptığımız ilk iş, Gülgün Eriş ile birlikte, okul formalarının Yetişenler tarafından yaptırılıp satılmasını temin etmek oldu. Böylece aracıya verilen para derneğe kaldı. Bu iş büyük emeklerle yapıldı. Profesyonellerin yapacağı işi biz amatörce yaptık ve sonuç çok da başarılı oldu. Bugün Lise bölümünde kullanılan formaların başlangıcı oldu.

Bir de Göztepe Soroptimist Kulübü üyeliğin var. Ben sonradan girdiğim bu kulüpte senin yerinin doldurulamaz olduğuna tanık oldum.

1976 yılında Göztepe Soroptimist Kulübü‘ne kurucu üye olarak katıldım. Soroptimistler, bir kadın kuruluşudur ve kadının sağlık, eğitim, sosyal ilişkiler, ekonomik özgürlük ve benzer konularda iyileşmesi için çalışırlar. Ben de burada yapmak istediklerimi yapma fırsatı buldum. Ne yapabilirim konusunda bir arkadaşımın tabiri ile” antenlerimi hep açık tuttum”. Nerede bir ihtiyaç gördüysem oraya gittim.

Antenlerinin açık olmasının, senin topluma dönük bilinçli bakışının daha okul yıllarında oluştuğuna inanıyorum. Hele konu kadınların gelişimi olunca dur durak bilmiyorsun… Yelki’deki kadınlarla olan anılarını bizlerle paylaşır mısın?

Yelki’ye taşındığımız zaman oradaki kadınlara faydalı olabilmek için ‘Kırkyama’ kursu açtım. Bir hayli kadın geldi. Bu kursların bir amacı da, kadınlarla yakın iletişim kurmaktı. Hem üretim yaptık hem de onların dertlerini öğrenip yardımcı olmaya çalıştık. Özel yaptığım çalışmaları kulübüm aracılığı ile daha duyulur hale getirdik. Üretilen malzemelerin satılmasını temin ettik.

Dernekler adına yaptığınız kermesleri unutamam. Bu yazdığım sadece biz ACI’lıların arasında kalsın, üzerinde senin imzan olan ürünler hep farklı olurdu, halen de öyle… Bu yüzden senin ürünler hemen satın alınırdı.

Övgüne teşekkürler ama her zaman da kermesler yapılmıyor. O zaman en yakınlarına el emeklerini açıyorsun. Elimde çanta ile gittiğim ilk kişiler, ACI ’62 mezunu sınıf arkadaşlarımdır. Hiç bir gün beni geri çevirmediler, eksik olmasınlar… Onlara buradan gönülden teşekkürü borç biliyorum.

Sivil Toplum Kuruluşlarının arasında İzmir’de çalışmadığın kalmamış gibi; pek çoğunda çalışmışsın anladığıma göre…

Ben kendimi hep yeni grupların içinde buldum. Emeklilik yıllarımda vaktim olduğu için de rahatlıkla çalıştım. Deneyimlerime dayanarak şunu anladım; sivil toplum kuruluşları birbiri ile iletişim kurarak çalıştığı zaman daha yararlı işler oluyor.

Örneğin, 2010 yılında Gündoğdu Çağdaş Toplum Gönüllüleri Derneği, Göztepe Soroptimist Kulübü ile çalışmaya  başladı. Gündoğdu Derneği, çocuklarla ilgili çalışmalar yaparken, anneler ile ilgili çalışmalar için bizden yardım istedi. Bu bizler için yeni kapılar açtı. Çalışacak kadın bulmak her zaman çok kolay olmuyor.  Buradaki anneler bizleri tanıdıkça yakınlaştılar. Böyle olunca beraber çalışmak çok daha kolay ve zevkli oluyor. İki taraf da mutlu oluyor. Amacımızın sadece onlara yardım olduğunu anladılar. Şimdi her yıl bu annelerle yeni projeler yürütüyoruz. Onların istediği konularda profesyonel yardım temin ediliyor. Yardım türü ihtiyaca göre değişiyor; el işi, yemek, sosyalleşme olduğu gibi, sağlık konusu, psikolojik destek de olabiliyor.

Bu hanımlarla toplantılarınız, ne sıklıkla oluyor?

Haftanın en az bir günü onlarla beraber oluyoruz. Tabii yapılan işler arasında, onlarla sohbet, deneyimlerin aktarımı, çocuk eğitimi, kaynana gelin muhabbetleri bile var. Yardım konusunda önemli konularda paylaşım sağladığı gibi, aramızda dostluk temellerini oluşturuyor bu çalışmalarımız…

Bergün öğretmenime, arkadaşıma, dostuma ve de etrafında olan ihtiyaç sahibi her kişiye yardım eli uzatan bu örnek insana; sadece bizim adımıza değil, tüm sevgi ile dokunduğu kişiler adına teşekkür ediyorum…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
More Like This
KÜLTÜR & YAŞAM / CULTURE & LIFE
Doç. Dr. Fatma Nur Eriş ('77)

Kronik Hastalıklar ve Epigenetik

İnsanlar şifa peşinde. Haklı olarak, hekimlerinin çok yetkin olmasını ve her alanda kendilerine yardımcı olmalarını bekliyorlar. Acil Tıp, cerrahi ve tanı yöntemleri konusunda tıpta akıl almaz gelişmeler oldu. Ancak hekimler

DAHA FAZLASI / Read More »
FİKİR / OPINION
Heves Özyılmaz ('77)

Akış

Getting your Trinity Audio player ready… Mutluluğu hepimiz farklı bir yaşam doyumu ile ilişkilendiririz. Sadece psikologlar, sosyologlar, filozoflar değil, her birimiz kafa yorarız bu konuya ve her birimizin de farklı

DAHA FAZLASI / Read More »
UNUTMAYACAĞIZ / WE WON'T FORGET
Raşel Rakella Asal ('69)

İzmirli Olup da Deprem Korkusu Yaşamayan Var Mı?

Getting your Trinity Audio player ready… İzmir, arada sırada, yaralı bir yunus gibi sarsılır. Havaya doğru yükselir, ölümle pençeleşir, ölür ve sonra yeniden hayata kavuşur. Depremler, İzmirlilerin yüreklerinin korkuyla dolduğu anlardır.

DAHA FAZLASI / Read More »